Vücudumuzda her gün; burun, boğaz, solunum yolları, mide ve bağırsak yollarını örten mukoza içerisinde yer alan bezler dediğimiz dokularla mukus adı verilen salgı üretilir. Mukus, hem bu alanları nemli tutar hem de bakteri ve virüs gibi ajanları, bu bölgede yakalayıp, adeta bir süpürge gibi süpürerek bu ortamdan uzaklaşmasını sağlar ve enfeksiyon gelişmesine engel olur. Geniz akıntısı, bu bölgelerdeki bezlerin neden olduğu burun ve boğazın arkasında hissedilen ekstra mukustur. İnsanlar normalde burunlarındaki mukusu hissetmezler çünkü mukus buralarda tükürük ile karışır, boğazın arka kısmına zararsız olarak damlar ve yutulur. Ancak vücudun olması gerekenden daha fazla mukus üretmesi veya üretilen mukusun normalden daha kalın olması halinde mukus hissedilir hale gelir. Bu mukus fazlalığının burundan çıkmasıyla burun akıntısı olur. Mukusun burundan değil de burnun arkasından boğaza akmasıyla ise geniz akıntısı oluşur.
GENİZ AKINTISI HANGİ DURUMLARDA ARTAR
Sinüzit ve Rinit: Burun boşluğunu örten mukozanın çeşitli sebeplerle enfekte olması, sinüs boşluklarında iltihabi sıvıların birikmesi gibi durumlarda yoğun iltihabi geniz akıntısı şikayeti görülebilir.
Sigara ve tütün ürünleri kullanımı: Geniz akıntısı ve akciğer problemleri sıklıkla artmıştır.
Soğuk algınlığı, grip gibi viral üst solunum yolu enfeksiyonları; Bu durumlarda burun ve genizden normalden daha fazla mukus salınımı olur. Bazen bu salgı iltihabi bir yapı kazanabilir.
Soğuk ve kuru hava: Burun boşluğundan soğuk hava solunması, bu bölgedeki kan damarlarında spazma ve buna bağlı burun salgılarında artışa yol açar. Sürekli kuru havanın solunması burun mukozasını kurutup tahriş edeceği için salgı bezleri mukozayı korumaya yönelik salgılarını artırır.
Alerji: Alerjik kişilerde, polen, tozlar, bireyin alerjik olduğu maddeleri soluması durumunda burun mukozası boyunca alerjik reaksiyon gelişerek akışkan, bol sıvı salgı üretimi gerçekleşir.
Reflü: Mide-yemek borusu asit salgısı fazlalığı geniz akıntısı hissini arttırmaktadır.
Burun boşluğunda yabancı cisim varlığı: Özellikle küçük yaştaki çocukların burun boşluğuna yabancı cisim kaçırması durumunda vücudun savunma mekanizması olarak salgılar artarak genizden akıntıya yol açabilir. Bu salgılar zamanla enfekte olarak iltihabi karakter kazanabilir.
Burun boşluğunun daralması: Burun etlerinin (konka) büyümesi , burun orta duvarının(septum) eğriliği veya burun tıkanıklığına neden olan başka durumların varlığında artmış geniz akıntısı görülebilir.
Gebelik: Gebelikte kan damarlarının genişlemesi ile beraber burun mukozası ve burun etlerinde ödem ve şişme görülür.Bu bölgedeki sıvı salgısında artış yaşandığı için burunda tıkanıklık ve geniz akıntısı artışı beklenir.
Hava değişiklikleri: Burun mukozasının alışkın olduğu solunan havadaki değişimler veya hava sıcaklığının değişkenlik göstermesi salgı üretim alışkanlığını da değiştirebilir.
Beslenme alışkanlıkları: Fazla baharatlı gıdalar burun mukozasını ve koku alma bölgesini tahriş ederek salgı üretimini artırabilir.
Değişik kimyasal maddelerin solunması: Yoğun kokulu parfümler, sigara dumanı, tozlu hava gibi kimyasalların solunması durumunda vücut burun salgısını artırarak kendini kimyasal korumak ister.
Özellikle bazı tansiyon ilaçları olmak üzere ilaç yan etkileri: Doğum kontrol hapları veya tansiyon ilaçları gibi bazı ilaçların yan etkisi olarak geniz akıntısı görülebilir.
Geniz akıntısı olan kişilerde; Burun akıntısı, Burun tıkanıklığı, Öksürük, Boğaz ağrısı, Boğazda şişlik hissi, Baş ağrısı, Bulantı-kusma, Ağız kokusu, Orta kulak iltihabı. gibi bulgular görülebilir.
KORUYUCU ÖNLEMLER VE TEDAVİ
Öncelikle geniz akıntısına neden olan rahatsızlığın ne olduğunun iyi tespit edilmesi gereklidir. Geçmeyen geniz akıntısı yakınması ile gelen bir hastadan öncelikle ayrıntılı bir hastalık öyküsü alınır ve neden olabilecek durumlar sorgulanarak, detaylı bir muayene ile Kulak-Burun-Boğaz ve üst solunum yolları incelenir. Gerekli görülürse laboratuar ve görüntüleme tetkiklerine başvurularak tanı konmaya çalışılır.
Altta yatan hastalığa göre uygun tedavi planlanır;
İltihabi karakterde bir geniz akıntısı varlığında enfeksiyonun tedavi edilmesi gereklidir. Sinüzit gibi bakteri kaynaklı enfeksiyonlarda antibiyotik ve gerekirse dekonjestan tedavisi reçete edilir. Grip gibi viral enfeksiyonlarda gerekli görüldüğünde antiviral ve dekonjestan tedaviler hastaya verilebilir.
Soğuk algınlığı gibi daha hafif enfeksiyonlarda semptomatik iyileşme yapacak ilaçlar verilerek hastaya istirahat ve bol sıvı alımı tavsiye edilir.
Hekim gerekli görürse burun ve geniz salgısını azaltmaya yönelik burun için steroid ve antihistaminik içeren sprayler ve tabletler kullanılabilir. · Nazal steroid içerikli spreyler son yıllarda sıklıkla tedavide kullanılır. Özellikle tıkanıklıklara bağlı akıntılarda ve salgıların azaltılmasında etkilidir.
Burun ve sinüslerde üretilen salgının yoğunluğunun azaltılarak akışkan hale getirilmesi kişide bir rahatlamaya neden olabilir. Bunun için bol sıvı alımı özellikle önemlidir. Ayrıca, burun boşluğunun tuzlu veya okyanus su içerikli yıkama solüsyonlarıyla yıkanması, soğuk buhar makinesi kullanarak buhar solunması vasıtasıyla nemlendirilmesi veya mukolitik ilaçların kullanılması gibi yöntemlere de başvurulabilir.
Gece yatmadan en az 3-4 saat önce akşam yemeğinin yenmesi, uyku öncesinde yastığın yükseltilmesi akıntının gece boyunca azaltılmasında ve meydana getireceği tahrişin önlenmesinde önemlidir.
Reflü yakınması olan kişilere anti-reflü tedavi verilmesi ve gerekirse gastro-enteroloji muayenesi önerilmesi gereklidir.
Hamilelerde öncelikle koruyucu önlemlere başvurulmalı doktor kontrolü olmadan ilaç kullanılmamalıdır.